Giriş
7246 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“7246 Sayılı Kanun”) ile 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda (“Rekabet Kanunu”)değişiklik yapan 16 madde düzenlenmiştir.
7246 Sayılı Kanun’un genel gerekçesinde belirtildiği üzere; Rekabet Kanunu, Rekabet Kurumunun göreve başladığı 5 Kasım 1997 tarihinden bu yana uygulanmaktadır. Bu süre zarfında edinilen deneyim ve bilgi birikimi, gerek ülkemizdeki gerekse uluslararası piyasalardaki değişim ile teknoloji alanında yaşanan gelişmeler, Rekabet Kanunu’nun bazı hükümlerinin değiştirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Rekabet Kanunu’nun uygulandığı 20 yılı aşkın süre boyunca Avrupa Birliği mevzuatında yapılan değişiklikler de söz konusu düzenlemelerin getirilmesinde büyük role sahiptir.
7246 Sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerle birlikte; hem rekabet hukukunda çağdaş düzeyin yakalanması, hem de Rekabet Kurumunun (“Kurum”) piyasaların ihtiyacını daha iyi karşılayabileceği gerekli yapıya ve vasıtalara kavuşturularak daha aktif ve dinamik hale getirilmesi amaçlanmıştır. Bu çerçevede esasa ve Kurum’un işleyişine yönelik düzenlemeler gerçekleştirilmiş olup aşağıda esasa yönelik yapılan önemli değişiklikler incelenmiştir.
Muafiyet
Rekabet Kanunu’nun 4’üncü maddesinde rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlara yönelik yasaklanan faaliyetler sayılmaktadır. Söz konusu maddenin mutlak bir şekilde uygulanmasının bir takım yararlı etkilerin önüne geçeceğinden bahisle Rekabet Kanunu’nun 5’inci maddesinde yasaklanan faaliyetlere ilişkin muafiyet hükmü yer almaktadır.
7246 Sayılı Kanun’dan önce; Rekabet Kanunu’nun muafiyete ilişkin 5’inci maddesinin ilk cümlesinde sayılan şartların varlığı halinde Kurul tarafından muafiyet kararı verilebileceği yer alıyordu. Ancak değişiklik ile birlikte “Kurul” ifadesi kaldırılmış olup şartların varlığı halinde muafiyetin oluşacağı ifade edilmektedir. Söz konusu değişiklik ile;teşebbüslerin öncelikle ilgili anlaşmalar için yayımlanan grup muafiyeti düzenlemelerinden yararlanıp yararlanmadığını, bunlardan yararlanamadığı durumda da muafiyet hükümlerinin uygulanmasına ilişkin şartların sağlanıp sağlanmadığını kendi kendilerine değerlendirmelerine yönelik bir sistem getirilmiştir. “Kendi kendine değerlendirme” olarak adlandırılan bu sistem mehaz Avrupa Birliği uygulamasında düzenlenmiştir.
Aynı maddeye ikinci fıkra eklenerek; ilgili teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin 4’üncü madde kapsamındaki anlaşma, uyumlu eylem veya teşebbüs birliği kararının muafiyet şartlarını taşıdığının Kurul tarafından tespit edilmesi amacıyla Kurum’a başvuruda bulunabilmesine imkan sağlayarak teşebbüslerin isteğe bağlı olarak Kuruma başvuru hakları da korunmaktadır.
Etkin Rekabetin Önemli Ölçüde Azaltılması Testi
Rekabet Kanunu’nun 7’nci maddesinde birleşme ve devralmaların piyasada rekabeti önemli ölçüde azaltacak şekilde hakim durum yaratması veya bir yahut birden fazla teşebbüsün piyasadaki hakim durumunu daha da güçlendirmesi halinde yasaklanacağı hükme bağlanmıştır. 7246 Sayılı Kanun ile birlikte “etkin rekabetin önemli ölçüde azaltılması” sonucunu doğuracak birleşme ve devralmalar yasaklanan faaliyet kapsamına alınmıştır.
Söz konusu değişiklikle, hâkim durum testi yerine Avrupa Birliği Hukukunda uygulanan “etkin rekabetin önemli ölçüde azaltılması” testi getirilmektedir. Bu suretle, birleşme veya devralma işlemleri sonucunda ortaya çıkabilecek olan tek taraflı etkilerin ve işbirliği etkilerinin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi mümkün olacaktır.
Yapısal Tedbirler
Rekabet Kanunu’nun “İhlale Son Verme” başlıklı 9’uncu maddesinde,Kurul’un Rekabet Kanunu’nun 4,6 ve 7’nci maddelerinin ihlal edildiğini tespit etmesi halinde ihlale son verebilmek için nasıl hareket edeceği düzenlenmektedir.
7246 Sayılı Kanun ile birlikte; Rekabet Kurulunun nihai kararlarında teşebbüslerin belirli faaliyetlerini yahut ortaklık paylarını ya da mal varlıklarını devretmeleri şeklindeki yapısal tedbirler getirebileceği hususu açıkça belirtilmektedir.
Düzenlemeye göre; davranışsal ve yapısal tedbirler, ihlalle orantılı ve ihlalin etkili biçimde sona erdirilmesi için gerekli olmalıdır. Bununla birlikte yapısal tedbirlerin, ancak daha önce getirilen davranışsal tedbirlerin sonuç vermediği hallerde başvurulabilecek istisnai bir yetki tanıdığı hüküm altına alınmak suretiyle teşebbüslere hukuki güvence de tanınmaktadır.
Yerinde İnceleme Yetkisi Kapsamının Genişletilmesi
Rekabet Kanunu’nun 15’inci maddesinin (a) bendinde yapılan değişiklikle; Kurul’un yerinde inceleme gerçekleştirirken tespit ettiği defterlerin, fiziki ve elektronik ortam ile bilişim sistemlerinde tutulan verilerin ve belgelerin incelenebilmesi, bunların kopyalarının ve çıktılarının alınabilmesi yetkisi daha da açıklığa kavuşturulmaktadır.
Piyasada Rekabeti Kayda Değer Ölçüde Kısıtlamayan Uygulamalara İlişkin Düzenleme
(de minimis)
Avrupa Birliği mevzuatı dikkate alınarak yapılan düzenlemeyle; rakipler arasında fiyat tespiti, bölge veya müşteri paylaşımı ve arz miktarının kısıtlanması gibi ihlaller hariç olmak üzere, Kurulca belirlenecek pazar payı ve ciro gibi eşikleri aşmayan anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararlarının soruşturma konusu yapılmaması öngörülmektedir.
Bu şekilde Kurum kaynaklarının öncelikli olarak daha önemli ihlallere yönlendirilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Diğer yandan, fıkranın uygulanmasına yönelik nesnel ölçütlerin Kurul tarafından çıkarılacak tebliğ ile belirleneceği ifade edilmektedir.
Teşebbüs Birliklerince Taahhüt Sunulması Hususu
Rekabet Kanunu’nun 43’üncü maddesinde yapılan düzenleme ile taahhüt müessesesi getirilmiştir. Yürütülmekte olan bir önaraştırma ya da soruşturma sürecinde 4’üncü veya 6’ncı madde kapsamında ortaya çıkan rekabet sorunlarının giderilmesine yönelik ilgili teşebbüs ya da teşebbüs birliklerince taahhüt sunulabileceği düzenlenmiştir. Kurul söz konusu taahhütler yoluyla rekabet sorunlarının giderilebileceğine kanaat getirirse bu taahhütleri ilgili teşebbüs ya da teşebbüs birlikleri açısından bağlayıcı hale getirerek soruşturma açılmamasına veya açılmış bulunan soruşturmaya son verilmesine karar verebilecektir. Rakipler arasında fiyat tespiti, bölge veya müşteri paylaşımı ya da arz miktarının kısıtlanması gibi açık ve ağır ihlallerle ilgili olarak taahhütlerin kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir.
Mehaz Avrupa Birliği mevzuatında yer alan taahhüt müessesesi, Türk Rekabet Hukuku mevzuatına ve uygulamasına söz konusu düzenleme ile kazandırılmaktadır. Taahhüt yoluyla, ihlal niteliğinin resmî bir kararla tespiti ayrıntılı bir inceleme ve soruşturma süreci gerektirebilecek türde anlaşma, karar ve uygulamaların çok daha kısa sürede ortadan kaldırılması mümkün olabilecektir. Böylece, ortaya çıkabilecek zararların büyümesi önlenirken, kamu kaynakları daha etkin bir şekilde kullanılabilecektir.
Uzlaşma Usulü
Rekabet Kanunu’nun 43’üncü maddesi ile getirilen yeni düzenleme kapsamında taahhüt sunan teşebbüs birliklerince 7246 Sayılı Kanun’da belirtilen ve taahhüdün ihlaline sebebiyet verecek durumlarda Kurul tekrar soruşturma başlatabilir. Soruşturmaya başlanmasından sonra Kurul, ilgililerin talebi üzerine veya resen, soruşturma sürecinin hızlı bitirilmesinden doğacak usuli faydaları ve ihlalin varlığına veya kapsamına ilişkin görüş farklılıklarını göz önüne alarak uzlaşma usulünü başlatabilir. Kurul, hakkında soruşturma başlatılan ve ihlalin varlığı ile kapsamını kabul eden teşebbüs veya teşebbüs birlikleri ile soruşturma raporunun tebliğine kadar uzlaşabilir.
Söz konusu düzenleme ile;Avrupa Birliği mevzuatında ve birçok ülke uygulamasında da yer alan uzlaşma müessesesi Türk Rekabet Hukuku mevzuatına kazandırılmıştır. Böylelikle, hem soruşturma sürecinin kısaltılarak hızlı bir şekilde sonuçlandırılması hem de bunlara ilişkin dava süreçlerinin neden olacağı kamusal maliyetlerin azaltılması amaçlanmıştır.
Sonuç
Üretimde ve kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması, toplumsal refahı arttırmak için mal ve hizmet piyasalarında rekabetin korunması ve geliştirilmesi doğrultusunda daha etkili bir rekabet hukuku uygulaması sisteminin ülkemizde yerleşmesi amacıyla Avrupa Birliği mevzuatında yer alan önemli ve etkili müesseseler 7246 Sayılı Kanun ile mevzuatımıza girmiştir.
Başta de minimis kuralı, muafiyet konusunda kendi kendine değerlendirme sistemi, Rekabet Kuruluna yapısal tedbirlerin uygulanmasına ilişkin açıkça yetkinin verilmesi, teşebbüslerce taahhüt sunulabilmesi ve Rekabet Kurulu tarafından uzlaşma usulüne başvurulabilmesi gibi düzenlemeler hem Avrupa Birliği mevzuatına uyum konusunda önemli adımlar atılması hem de kamusal maliyetleri azaltmak açısından kamu kaynaklarının etkin şekilde kullanılması yönünde fayda sağlayacağı öngörülmektedir. Söz konusu düzenlemelere yönelik çıkarılacak tebliğler ile düzenlemeler ve buna bağlı uygulamalar netlik kazanacaktır.
Av. Beyza IŞIK